 |
 | YAZIŞMALIĞIMIZ ve DAVRANIŞIMIZ HK. |  |
Türk Dili Sevdalısı
Kayıt: 17 Eyl 2005 |
Bildiriler: 605 |
Şehir: Istanbul |
|
 |
Tarih: Çrş Nis26, 2006 16:50 |
|
 |
 |
 |
 |
Sayın Dil Sevdalıları,
Yazışmalığımızdaki yazıları ilgiyle ve zevkle okuyorum. Dilimiz benliğimiz olduğuna göre elbirliği ile gerekenler yapılmalıdır. Bu gereklerin ne olduğunu her vatansever gibi bizler de biliyoruz. Dilimiz.com yazışmalığımız aracılığı ile yeni yetişenlerimizi, gençlerimizi, benim gibi ömrünü tamamlamak üzere olanları dahi bir sözcükle de olsa bilinçlendirmek kutsal bir görevdir. Bu kutsal görevi yerine getirmek hepimize düşmektedir.
Bizler burada 'acaba ülkemize bir nebze de olsa hizmet verebilir miyiz?' kaygısını taşıdığımızdan ötürü bulunuyoruz. Keşke bu kaygıyı taşıyan onlarca değil de binler, onbinler olabilsek diyebilme arzusu ile yanıyoruz.
Sizler de biliyorsunuz ki genele açık olan sahalara her ilgi duyan girecektir. Tıpkı burada olduğu gibi. Bazen aykırı düşünenlerle de karşılaşacağız, birbirimizi anlayacağız ya da anlamaya çalışacağız. Fikir zemininde uyuşma sağlayamadığımız zamanlarda da, ileride ortak paydada buluşma umudu ile ortamı yumuşak tutma gayreti içinde olmalıyız. Batının son yüzyılda keşfettiğini sandığı uyuşma-hoşgörü (tolerans) kültürünü biz Türkler tarih boyunca uygulaya gelmiş bir karaktere sahibiz. Eğer güçlü olmak, bir elin parmakları kadar olan sayılarla ideallerimizi gerçekleştirmenin imkansızlığına, ve bu bilinçle hareket etmemizin gerekliliğine inanıyorsak, aynı hedef uğruna mücadele eden, ancak farklı fikir yapısına sahip gönüldaşlarımızın savlarını dikkatle dinleyip, onlara da karşı savlarımızı anlatmanın yollarını bulmalıyız.
Sayın gönüldaşlarım, karşı fikirler olduğu sürece insan kendini yenileme, geliştirme gereğini duyar. Savlarının haklılığını kabul ettirmenin ya da haklılığının anlatımının başka bir yolu yoktur. Zorla, baskı ile kabul ettirme yöntemleri, tarihin derinliklerinde kalmıştır. Günümüzde bu tür uygulamalar var gibi gözükse de, çağımıza uygun olmayan ve ancak yaşanan çağda, çağdışılıktan öteye gidemeyecektir bu tür uygulamalar.
Değerli gönüldaşlarım, ülkemiz ve dilimiz üzerinde yazılmış ve uygulaması yapılmaya çalışılan senaryolar, hepimizi üzmekte ve adeta isyan ettirmektedir. Bundan hepimiz muztaribiz. Unutmamamız gereken bir hususu burada açıklamadan da geçemeyeceğim. Bundan bir süre önce art niyetli bir site ziyaretçisinin dediği gibi, bizler kendi kendimize yazışarak vakit geçirmiyoruz. O dostumuz bunun böyle olduğunu ve kendi kendimizi ağırladığımızı söylemişti, "Körlerle sağırlar, birbirini ağırlar" özdeyişini çağrıştırarak.
Bizler burada mukaddes bir hizmet için bulunurken, arkamızdan gelmekte olan gençlerimize, "bugünün gençleri, yarının yöneticileri olacaktır" düşüncesiyle örnek olmak durumundayız.
'Birlikten dirlik doğar' ilkesiyle, her ne düşüncede olursa olsun, bu yazışmalığı kullanarak düşüncelerini samimiyetle ortaya koyan, savlarına yanıt bekleyen kişiler arasında eşitlik ilkesini genel kural edinmeliyiz. Tabii ki art niyetli kişileri ayrı tutarak, onlara hayat hakkı vermeyerek.
Yukarıda açıklamasını yapmaya çalıştığım sebeplerden ötürü, yazışmalığımızda fikirlerimizi serbestçe ifade edebilmeli, başkaca ifadeler ne kadar aykırı olursa olsun, saygı sınırlarını asla zorlamadan yanıtlarımızı vermeliyiz. Biz Türkler, tarih boyunca sosyal ilişkiler alanında, daima diğer milletlere örnek olmuşuzdur. Bunun varlığını bugün dahi değişikliklere uğramasına rağmen görmekteyiz.
Davranışlarımızdaki anlık yanılgılar, hassas yapıdaki gönüldaşlarımızı üzmekte, kendilerinin değerli fikirlerine saygısızlık edildiği düşüncesine kapıldıkları için de değerli fikirlerini iştahla ortaya koyamamaktadırlar. Halbuki "her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır" sözüne uygun davranış farklılıkları, günlük hayatımızın her safhasında görülmektedir. Hepimizin fevri ya da sakin, bir davranış biçimi vardır, karşımızdakini 'olduğu gibi kabul etmeliyiz', düşüncesi ile hareket edebilirsek sanırım bir sorun kalmayacaktır. Tabii ki davranış biçimlerinin nezaket kuralları çerçevesi içinde kalması kaydiyle.
|
En son Ertuğrul ÖLCE tarafından Pts Eyl30, 2013 20:40 tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi.
|
 |
 | |  |
 |
 | |  |
Türk Dili Sevdalısı
Kayıt: 16 Eyl 2005 |
Bildiriler: 312 |
|
|
 |
Tarih: Prş Nis27, 2006 10:59 |
|
 |
 |
 |
 |
Görüşlerinize tamamıyla katılıyorum.
Şunu da eklemek isterim ki zaman zaman insanlar değişik kaynaklarda gördükleri bilgileri, doğruluğunu araştırmadan ya da başka bir kaynaktan denetlemeden kesin doğrularmış gibi buraya yazıyorlar. Bu konuda da hiçbir yoruma, düşünceye, karşı görüşe açık olmadığını ima ediyorlar. Yazdıkları bilgiler de kesinlikle doğru bilgiden yoksun ve yanlı olunca buradaki arkadaşlarım da doğal olarak zıvanadan çıkıyorlar.
Kendi adıma söyleyeyim, uzun süre düşünüyorum yanıtlamadan; yanıtlasam mı yanıtlamasam mı diye. Sözgelimi Sayın Mehmed'in yazıları beni çok düşündürdü. Öylesine tutarsız ve öylesine dayanaksızdı ki karşılıklı sohbette olsak kesinlikle yanıtlamaya değer bulmazdım; ama burası öyle değil. Sizin yanıtlamadığınızı bir başkası gelip burada görebiliyor, okuyabiliyor, dahası hemen ardında karşı görüş bulamayınca bir sonraki sayfaya bile bakmadan inanabiliyor. Bu tür yazılara daha önceden defalarca, sabırla, hoşgörüyle yanıt verildi. Aynı şeyler bir daha karşısına çıkınca insanın ister istemez sinirleri geriliyor.
Özellikle belirtiyoruz ki falan yerde bunun karşılığı var, gidin inceleyin, sizden önce de yazıldı, soruldu diye... İnatla bunu da yapmıyorlar ve üstelik hakaret olarak değerlendiriyorlar. "Biz de biliyoruz araştırmasını" diye bir de ukalalık taslıyorlar. E bu durumda da sonuçlarına katlanmalılar.
Hoşgörü, dayanışma, bilgi isteme, bilgilendirme, kuşkuları giderme... hepsine tamam; ama sabır da, ukalalık da, bilgisizce hakaret de bir yere kadar...
Sevgi ve saygılarımla
|
|
 |
 | "Karşımızdakini olduğu gibi kabullenmek..." |  |
 | Re: YAZIŞMALIĞIMIZ ve DAVRANIŞIMIZ HK. |  |
Türk Dili Sevdalısı
Kayıt: 17 Eyl 2005 |
Bildiriler: 605 |
Şehir: Istanbul |
|
 |
Tarih: Pts May08, 2006 22:08 |
|
 |
 |
 |
 |
Sayın ismetbarlıoğlu,
Sizin, bu ifadeyi anladığınız anlama ben de katılmıyorum. Bunda hemfikiriz. Ancak kırmızı yazılarla belirtilen ifadeleri okuduğunuz takdirde bu ifadenin, sizin anladığınız anlamı taşımadığını göreceksiniz.
Saygılarımla.
Ertuğrul ÖLCE demiş ki: | 'Birlikten dirlik doğar' ilkesiyle, her ne düşüncede olursa olsun, bu yazışmalığı kullanarak düşüncelerini samimiyetle ortaya koyan, savlarına yanıt bekleyen kişiler arasında eşitlik ilkesini genel kural edinmeliyiz. Tabii ki art niyetli kişileri ayrı tutarak, onlara hayat hakkı vermeyerek.
Yukarıda açıklamasını yapmaya çalıştığım nedenlerden ötürü, yazışmalığımızda fikirlerimizi serbestçe ifade edebilmeli, başkaca ifadeler ne kadar aykırı olursa olsun, saygı sınırlarını asla zorlamadan yanıtlarımızı vermeliyiz. Biz Türkler, tarih boyunca sosyal ilişkiler alanında, daima diğer milletlere örnek olmuşuzdur. Bunun varlığını bugün dahi değişikliklere uğramasına rağmen görmekteyiz.
Davranışlarımızdaki anlık yanılgılar, hassas yapıdaki gönüldaşlarımızı üzmekte, kendilerinin değerli fikirlerine saygısızlık edildiği düşüncesine kapıldıkları için de değerli fikirlerini iştahla ortaya koyamamaktadırlar. Halbuki "her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır" sözüne uygun davranış farklılıkları, günlük hayatımızın her safhasında görülmektedir. Hepimizin fevri ya da sakin, bir davranış biçimi vardır, karşımızdakini 'olduğu gibi kabul etmeliyiz', düşüncesi ile hareket edebilirsek sanırım bir sorun kalmayacaktır. Tabii ki davranış biçimlerinin nezaket kuralları çerçevesi içinde kalması kaydiyle. |
|
|
 |
 | |  |
 | Konu Ba?ly?yndan Geçilmez Oldu |  |
Türk Dili Sevdalısı
Kayıt: 19 Şub 2005 |
Bildiriler: 289 |
Şehir: Yarımca-Körfez/Kocaeli |
|
 |
Tarih: Çrş Nis11, 2007 10:53 |
|
 |
 |
 |
 |
Bilmem, doğru sayfaya mı yazıyorum; bir tarama yaptım, burasının 'uygun olabileceği' sonucuna vardım. şu anda benim taşıdığım -ve hemen her arkadaşımızın da zaman zaman taşıdığını sandığım-, 'bildirilerimi doğru yerde mi sunuyorum' kaygısından söz etmek istiyorum:
Bir bildiri sunacaığm zaman, çoğu kez ona en uygun yeri uzun uzun aramışımdır: bildirim için en uygun bölüm hangisi, bildirime uyan daha önce açılmış konu başlığ(klar)ı var mı, varsa bunlardan en uygunu hangisi?... Bunları araştırmak, incelemek -emek istemesi bir yana- az zaman almıyor... Sonra bir de bakıyorsunuz, seçiminiz pek uygun olmamış ya da yanlış olmuş. Üzücü bir durum...
Ama çoğu kez ne yapılıyor? Bildiriler, hiçbir araştırma yapmaksızın bir yerlere yapıştırılıyor. Bu kadarla kalınsa iyi: yeni yeni başlıklar açılıyor... Yazışmalığımız’da konu başlığından geçilmez oldu.
Peki, çözüm?
'Bekâra karı boşamak kolay'mış... Benimki de o hesap: acaba, diyorum, yazacağımız sayfaları doğru belirlemede de yararlanılacak bir dizin düzenlenebir mi? Anakonuları, altkonuları, ilgili konuları yer aldıkları bölümlerle veren bir dizin. Bir de, bugüne dek aynı konuda verilmiş bildirileri zamandizinsel olarak bir araya toplamak...
Bunu kim yapar, kimlerin yardımıyla yapar, onu bilmiyorum; biliyorum da dilim varmıyor söylemeye... Bir insana bu denli yüklenmek olmaz.
Son olarak şunu diyeyim: bu söylediklerimin kimi arkadaşlarımızın hoşuna gitmediğini biliyorum; “sen kendine bak” diyecekler de olacaktır; ama, ortada bir de gerçek var, değil mi?. Dolayısıyla, dizindi şuydu buydu, hadi şimdilik geri dursun, ama bence, işe, bildirilerimize yer aramaya biraz daha emek vererek başlayabiliriz.
|
_________________ İnal Karagözoğlu
|
 |
 | |  |
 | Önce insan, sonra üye olması gerekenlere! |  |
 |
 | |  |
Türk Dili Sevdalısı
Kayıt: 17 Eyl 2005 |
Bildiriler: 605 |
Şehir: Istanbul |
|
 |
Tarih: Cmt Ksm17, 2007 19:45 |
|
 |
 |
 |
 |
Değerli DilSevdalıları,
Bilindiği gibi yazışmalığımız Türkçe gönüllülerinin bütün görüş ve önerilerine açıktır. Konusu dilimiz, tarihimiz ve kültürel unsurlarımız olmak kaydıyle her türlü yazı, yorum ve bilgi kaynaklarına açıktır.
DilimizCom sayfalarımız incelendiğinde hizmet anlayışının farklılığı hemen göze çarpmaktadır. Zaman zaman birçok ziyaretçimiz ve üyemiz de bu farklılığı yazılarıyla belirtmişlerdir. Sayfalarımızın beğeni kazanmasının sebeplerini ve yazışmalığımızdaki amaçlarımızın ne(ler) olduğunu kısaca belirtmekte fayda görmekteyiz.
Ülkemiz heryönüyle saldırı altında bulunmaktadır. Bu saldırıların gün ve gün arttığı bariz bir şekilde görülmektedir. Bize ait olan bütün değerler kurgulu bir şekilde tahrip edilmeye çalışılmakta ve her geçen gün bu tahribat derinleşmektedir. Bu tahribatı ülkesini seven her bilinçli fert görmekte ve üzüntüye kapılmaktadır. İşte ülkemiz böylesine güç bir durum içinde iken biz yurtsever Türk vatandaşları ilgili olduğumuz hususlarda elimizden geldiğince değil sonsuz bir gayret içinde olmalıyız.
Bilindiği gibi sayfalarımız Türkçe Sevdalılarının buluştuğu bir yuva olmuştur (gönül isterki adeta bir akademi). Her bilgi düzeyinde ve her kuşaktan Türkçe Sevdalısının sayfalarımızda yazılar yazdığını görmekteyiz. Yazışmalığımız adeta bir eğitim yuvası olmuş, her ilgi çeken husus işlenerek ziyaretçilerimizin ilgilerine-görüşlerine sunulmaktadır.
Sayfalarımız bu işlevini daha da iyi yerine getirsin isteğinde ve dileğindeyiz. Bu istek ve dileğimizi her üyemiz üzerine düşen görevi yerine getirdiği takdirde gerçekleştirmemiz mümkün olacaktır.
Yazışmalığımızın konu başlıkları incelendiğinde içerik çok zengindir ve her hususa yer verilmiştir. Başlık altındaki amaçlara yönelik yazı yazarken okuyucunun bilgi-araştırma ihtiyaçlarına cevap verebilecek içerikte olmasına azami özen göstermemiz gerekmektedir. Bilgi açısından hiçbir faydası olmayacak sıradan (magazin) yazılar, bilgiler içermemelidir. Bu tür yazılar gereksiz başlıklar altına alınmakta ve faydalı bilgileri içeren yazılar arka sayfalara itelenmektedir. Ve dolayısı ile maskelenmesine sebep olmaktadır. Bu durum istenmeyen, kabul edemeyeceğimiz bir durumdur. Üyelerimizden bu hususa dikkat etmelerini istemek hakkımız olsa gerek.
Sayfalarımız eski tarihlerden günümüze değin incelendiğinde görülecektir ki, bizlerin tercih etmediği günlük (magazin) yazılar artmıştır.
Hepimizin malumudur ki, DilimizCom sayfalarından amaç; kuşaklar arasında köprü olmak, kültürel bilgi birikimlerini paylaşmak ve aktarmaktır. Bu yolla gençlerimize ayna olabilmektir. Unutmamalıyız ki bütün bu başımıza gelen çirkinlikler, bilgi kirliliği bombardımanına tutulmamız ve gerçek faydalı bilgilerin işbirlikçiler yoluyla perde arkasında bırakılmasıdır. Bilmeden de olsa onların ekmeğine yağ sürmüş durumuna düşmeyelim.
Sayfalarımızda az ancak faydalanabileceğimiz yazıların çok olması dileklerimizle.
Saygılarımla.
|
|
 |
Bu yazışma ortamında yeni konular açamazsınız Bu yazışma ortamında bildirilere cevap veremezsiniz Bu yazışma ortamında bildirileri değiştiremezsiniz Bu yazışma ortamında bildirileri silemezsiniz Bu yazışma ortamında anketlerde oy kullanamazsınız
|
Tüm saatler GMT +2 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
|
|
|
Yeni Sayfa 2
|